Çark Dergi

Düşün Dergisi

Giriş

Modernite, bireycilik, rasyonalite, endüstrileşme ve teknolojik ilerleme gibi unsurlarıyla, insanlık tarihini köklü bir şekilde dönüştürmüştür. Ancak bu dönüşüm, bireyler ve toplumlar üzerinde hem olumlu hem de yıkıcı etkiler yaratmıştır. Modernitenin gölgesinde, ataerkillik gibi tarihsel toplumsal yapılar, kapitalizm, tüketimcilik ve dijital teknolojiler gibi yeni bağlamlarda yeniden şekillenerek, bazı durumlarda daha “toksik” hale gelmiştir. Bu makale, “toksik modernite” kavramını, modernitenin bireycilik, tüketimcilik ve teknoloji gibi dinamiklerinin ataerkilliği yeniden üreterek bireyler ve toplumlar üzerinde zararlı etkiler yaratan bir olgu olarak tanımlamayı öneriyor. Toksik modernite, ataerkilliğin geleneksel biçimlerinden ziyade, modern bağlamda dönüşen ve bireylerin psikolojik sağlığı, toplumsal bağlar ve cinsiyet eşitliği üzerinde olumsuz etkiler yaratan yönlerini ifade eder.

Küresel ölçekte, toksik modernite, sosyal medya, popüler kültür ve iş dünyası gibi alanlarda cinsiyet eşitsizliğini ve toksik davranışları pekiştirirken, Türkiye gibi moderniteyle geleneksel yapılar arasında gerilim yaşayan toplumlarda bu etkiler kendine özgü biçimler alır.
Türkiye’de, kentleşme, dijitalleşme ve tüketim kültürünün yükselişi, ataerkil normları modern bağlamda yeniden üretirken, kadınlar ve erkekler üzerinde çifte baskılar yaratır. Bu çalışma, şu soruları ele alıyor: Modernite, ataerkilliği küresel ve Türkiye bağlamında hangi yollarla
toksik hale getiriyor? Toksik modernite, cinsiyet rollerini nasıl yeniden şekillendiriyor? Ve bu olgu, bireyler ve toplumlar üzerinde ne gibi etkiler yaratıyor? Sosyal medya, popüler kültür ve iş dünyası üzerinden vaka çalışmalarıyla, toksik modernitenin küresel ve yerel dinamiklerini
analiz etmeyi ve feminist hareketlerin bu olguya karşı sunduğu direnci değerlendirmeyi amaçlıyorum.

Teorik Çerçeve

Toksik modernite kavramını anlamak için modernite ve ataerkillik üzerine kuramsal bir temel oluşturmak gerekir. Max Weber, moderniteyi rasyonalite, bürokratikleşme ve sekülerleşme ile tanımlar (Weber, 1922/2001). Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernite” kavramı, modernitenin bireycilik ve tüketimcilik gibi unsurlarının toplumsal bağları zayıflatarak bireylerde yalnızlaşma ve anlam kaybına yol açabileceğini vurgular (Bauman, 2000). Jürgen Habermas ise modernitenin iletişimsel rasyonalite potansiyeline rağmen, kapitalist sistemlerin bireyleri araçsal rasyonaliteye hapsettiğini belirtir (Habermas, 1984). Bu bağlamda, modernite, bireylerin kendi çıkarlarını önceleyen bir kültürü teşvik ederken, toplumsal sorumluluk ve empati gibi değerleri arka planda bırakabilir. Ataerkillik, erkek egemen bir toplumsal düzen olarak, tarih boyunca farklı biçimlerde var olmuştur. Feminist kuramcılar, ataerkilliğin yalnızca erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümünü değil, aynı zamanda cinsiyet rollerinin bireyler üzerinde yarattığı baskıyı da içerdiğini belirtir (Butler, 1990; hooks, 2000). Moderniteyle birlikte, ataerkillik geleneksel
yapılardan sıyrılarak, kapitalist ekonomi, tüketim kültürü ve dijital platformlar gibi yeni alanlarda yeniden üretilmiştir. Judith Butler’ın cinsiyet performatifliği kavramı, cinsiyet rollerinin toplumsal olarak inşa edildiğini ve modernitenin bu rolleri tüketimcilik ve medya aracılığıyla yeniden şekillendirdiğini gösterir (Butler, 1990). Örneğin, modernitenin bireycilik vurgusu, erkeklerde toksik masküleniteyi (agresiflik, duygusuzluk) teşvik ederken, kadınlarda toksik feminenlik (mükemmeliyetçilik, itaatkârlık) beklentilerini pekiştirebilir. Toksiklik kavramı, psikoloji ve sosyolojide zararlı veya yıkıcı davranışları ifade eder. “Toksik maskülenite” (Kupers, 2005) ve “toksik pozitiflik” (Lomas, 2020) gibi kavramlar, modern toplumların bireyler üzerindeki baskılarını analiz etmek için kullanılmıştır. Toksik modernite, bu bağlamda, modernitenin bireycilik, rekabetçilik ve teknoloji gibi unsurlarının, ataerkilliği
yeniden üreterek birey ve toplum üzerinde zararlı etkiler yaratan bir olgu olarak tanımlanabilir. Türkiye bağlamında, modernitenin geleneksel ataerkillikle kesişimi, toksik modernitenin kendine özgü biçimlerini üretir; örneğin, kentli kadınların hem modern hem geleneksel rolleri yerine getirme baskısı.

Metodoloji

Bu çalışma, toksik moderniteyi küresel ve Türkiye bağlamında anlamak için nitel bir yaklaşım benimsiyor.

Aşağıdaki yöntemler kullanılmıştır:

Literatür Taraması: Modernite, ataerkillik ve toksiklik üzerine mevcut literatür incelenerek toksik modernite kavramı için teorik bir zemin oluşturulmuştur. Weber, Bauman, Butler, hooks ve diğer kuramcıların çalışmaları temel alınmıştır.

Vaka Çalışmaları: Toksik modernitenin küresel ve yerel örneklerini analiz etmek için üç vaka çalışması seçilmiştir:

Sosyal Medya: Instagram, TikTok ve Twitter gibi platformlarda cinsiyet rollerinin yeniden üretimi ve toksik davranışların (örn. nefret söylemi, güzellik standartları) yaygınlığı, küresel ve Türkiye bağlamında.

Popüler Kültür: Hollywood, Bollywood ve Türk dizileri ile küresel ve yerel reklam kampanyaları üzerinden ataerkil normların moderniteyle nasıl yeniden şekillendiği.

İş Dünyası: Küresel teknoloji sektörü ve Türkiye’deki kurumsal kültürlerde cinsiyet eşitsizliğinin toksik moderniteyle bağlantısı.

Söylem Analizi: Sosyal medya paylaşımları, popüler kültür ürünleri ve kurumsal söylemler, ataerkil söylemlerin toksik modernite bağlamında nasıl üretildiğini anlamak için analiz edilmiştir.

Karşılaştırmalı Analiz: Geleneksel ataerkillik ile toksik modernite arasındaki farklar, Batı (ABD, Avrupa), Asya (Hindistan, Çin), Afrika (Nijerya) ve Türkiye bağlamlarında değerlendirilmiştir. Türkiye, moderniteyle geleneksel yapıların kesişiminde yer aldığı için, toksik modernitenin yerel dinamiklerini analiz etmek için uygun bir bağlam sunar. Küresel örneklerle karşılaştırma, kavramın evrensel ve yerel yönlerini ortaya koyar.

Analiz

Vaka Çalışması 1: Sosyal Medya ve Toksik Modernite

Sosyal medya, modernitenin bireycilik ve teknoloji unsurlarının kesişiminde yer alır ve küresel ile yerel ölçekte cinsiyet rollerinin yeniden üretiminde önemli bir rol oynar. Instagram ve TikTok gibi platformlar, bireylerin kendilerini ifade etmesine olanak tanırken, toksik davranışların ve ataerkil normların yayılmasını kolaylaştırır. Küresel çapta, #fitspiration veya #beauty gibi etiketler, kadınları idealize edilmiş beden imajlarına uymaya zorlar; bu standartlara uymayanlar çevrimiçi tacizle karşılaşabilir (Fardouly et al., 2018). Türkiye’de, sosyal medyanın güzellik idealleri üzerindeki etkisi, özellikle genç kadınlar arasında makyaj ve estetik müdahalelere yönelik talep artışıyla belirgindir. Hindistan’da ise “fairness” (açık ten) ideali, sosyal medya aracılığıyla toksik bir şekilde pekiştirilir. Twitter’da toksik maskülenite örnekleri yaygındır. Küresel çapta, #Gamergate hareketi, ABD ve Avrupa’da oyun sektöründe kadınlara yönelik çevrimiçi tacizi artırarak toksik modernitenin bir yansıması olmuştur (Salter, 2018). Türkiye’de, feminist aktivistlere yönelik çevrimiçi taciz, modernitenin anonimlik unsurlarının geleneksel ataerkilliği nasıl toksik hale getirdiğini gösterir. Örneğin, Türkiye’de #KadınaŞiddeteHayır gibi kampanyalar, farkındalık yaratırken, aynı zamanda cinsiyetçi nefret söylemiyle karşılaşır. Afrika’da, Nijerya’da sosyal medyada kadınların maruz kaldığı cinsiyetçi söylemler, geleneksel ataerkilliğin modern teknolojiyle yeniden üretilmiş biçimlerini ortaya koyar.

Vaka Çalışması 2: Popüler Kültür ve Toksik Modernite

Popüler kültür, modernitenin tüketim kültürüyle ataerkilliği nasıl birleştirdiğini küresel ve yerel ölçekte gösterir. Hollywood filmleri, kadınları genellikle “kurtarılmayı bekleyen prenses” veya “baştan çıkarıcı femme fatale” gibi stereotiplerle tasvir eder (Mulvey, 1975). Türkiye’de, Türk dizileri, kadın karakterleri genellikle “ideal anne/eş” veya “baştan çıkarıcı” rollerde sunar (Öztürkmen, 2018). Bu temsiller, modernitenin bireycilik ve tüketimcilik vurgusuyla birleştiğinde, kadınlara toksik beklentiler dayatır: hem bağımsız hem de geleneksel cinsiyet rollerine uygun olmaları beklenir. Örneğin, Türk dizilerinde bir kadın karakterin hem başarılı bir iş kadını hem de kusursuz bir anne olarak tasvir edilmesi, toksik modernitenin “her şeyi yapabilen kadın” mitini güçlendirir. Bollywood sineması, Hindistan’da kadınları aile odaklı rollerde tasvir ederken, modern Tüketim kültürü aracılığıyla güzellik ve moda standartlarına uymaya zorlar (Dwyer, 2014). Afrika’da, Nijerya’nın Nollywood sineması, kadınları evlilik ve aile odaklı rollerde gösterirken, modern tüketim kültürüyle bu rolleri toksik bir şekilde pekiştirir. Küresel reklam kampanyaları da ataerkilliği yeniden üretir; örneğin, kozmetik markalarının “güzelliği yeniden tanımla” kampanyaları, kadınları tüketim yoluyla “mükemmel” olmaya zorlar. Türkiye’de, kozmetik ve moda reklamları, kadınları belirli bir güzellik idealine uymaya zorlarken, erkekleri güç ve statüyle ilişkilendirir.

Vaka Çalışması 3: İş Dünyası ve Toksik Modernite

Küresel iş dünyası, modernitenin rekabetçilik ve rasyonalite unsurlarının ataerkilliği nasıl toksik hale getirdiğini gösterir. Silikon Vadisi’nde, Google ve Uber gibi şirketlerdeki cinsiyet ayrımcılığı davaları, modernitenin meritokrasi söyleminin altında ataerkil normların devam ettiğini ortaya koyar (Chang, 2018). Türkiye’de, kurumsal sektörde kadınların liderlik pozisyonlarına erişimi sınırlıdır ve modernitenin bireycilik vurgusu, geleneksel ataerkilliği güçlendirir. Örneğin, İstanbul’daki büyük şirketlerde kadın çalışanlar, hem profesyonel başarı hem de geleneksel feminenlik beklentileriyle karşı karşıya kalır. Asya’da, Çin’deki teknoloji şirketlerinde kadınların “996” (sabah 9’dan akşam 9’a, haftada 6 gün) çalışma kültürüne uyum sağlaması beklenirken, aynı zamanda aile sorumluluklarını yerine getirmeleri gibi toksik beklentilerle karşılaşılır (Yang, 2020). Afrika’da, Nijerya’daki kurumsal sektörde, kadınların liderlik pozisyonlarına erişimi sınırlıdır ve modernitenin bireycilik vurgusu, geleneksel ataerkilliği güçlendirir. Bu, toksik modernitenin küresel ve yerel iş dünyasında cinsiyet eşitsizliğini nasıl pekiştirdiğini gösterir.

Karşılaştırmalı Analiz: Geleneksel Ataerkillik ve Toksik Modernite
Geleneksel ataerkillik, aile ve topluluk odaklı bir düzen içinde erkek egemenliğini sürdürürken, toksik modernite, bireycilik, tüketimcilik ve teknoloji gibi modern dinamiklerle ataerkilliği yeniden üretir. Küresel çapta, Batı’da geleneksel ataerkillik kadınların ev içi rolleriyle sınırlıyken, toksik modernite, kadınları hem kariyer hem de güzellik standartlarına uymaya zorlar. Türkiye’de, geleneksel ataerkillik, kadınların ev içi rollerini vurgular; ancak toksik modernite, kentli kadınları hem modern hem geleneksel rollere uymaya zorlayarak çifte baskı yaratır. Asya’da, Hindistan ve Çin’de, geleneksel ataerkillik aile odaklıyken, toksik modernite, tüketim kültürü ve sosyal medya aracılığıyla kadınlara çifte baskı uygular. Afrika’da, Nijerya’da, geleneksel ataerkillik dini ve kültürel normlarla şekillenirken, toksik modernite, kentleşme ve dijitalleşmeyle bu normları yeniden üretir.

Bulgular ve Tartışma

Bu çalışma, toksik modernitenin, modernitenin bireycilik, tüketimcilik ve teknoloji gibi unsurlarının ataerkilliği yeniden üreterek birey ve toplum üzerinde zararlı etkiler yarattığını ortaya koymaktadır.

Sosyal medya, popüler kültür ve iş dünyası analizleri, toksik modernitenin şu etkilerini gösterir:

Cinsiyet Rollerinin Toksik Yeniden Üretimi: Sosyal medya ve popüler kültür, kadınlara ve erkeklere dayatılan toksik cinsiyet rollerini pekiştirir. Kadınlar, güzellik ve mükemmeliyetçilik baskısıyla karşılaşırken, erkekler toksik maskülenite normlarına (agresiflik, duygusuzluk) yönlendirilir. Türkiye’de, bu baskılar, kentli kadınların hem modern hem geleneksel rolleri yerine getirme beklentisiyle belirginleşir.

Psikolojik Etkiler: Toksik modernite, bireylerde kaygı, depresyon ve özgüven eksikliği gibi psikolojik sorunlara yol açar. Örneğin, sosyal medyada idealize edilmiş beden imajlarına maruz kalan genç kadınlar, küresel çapta ve Türkiye’de beden algısı bozuklukları yaşayabilir (Fardouly et al., 2018).

Toplumsal Etkiler: Toksik modernite, cinsiyet eşitsizliğini ve çevrimiçi tacizi körükler. Küresel çapta #Gamergate, Türkiye’de feminist aktivistlere yönelik çevrimiçi saldırılar, toksik modernitenin toplumsal bağları zayıflatan bir yönünü gösterir.

Kültürel Farklılıklar: Toksik modernite, farklı coğrafyalarda yerel bağlamlara göre şekillenir.

Türkiye’de, moderniteyle geleneksel yapıların kesişimi, kadınlar üzerinde çifte baskı yaratırken; Hindistan’da tüketimcilik, Nijerya’da kentleşme, Batı’da bireycilik gibi faktörler, ataerkilliğin toksik biçimlerini üretir. Feminist hareketler, toksik moderniteye karşı önemli bir direnç sunar. Küresel çapta, #MeToo ve #TimesUp gibi hareketler, cinsiyet eşitsizliğine karşı farkındalık yaratmıştır. Türkiye’de, #KadınaŞiddeteHayır gibi kampanyalar, sosyal medyada farkındalık yaratırken, çevrimiçi tacizle mücadele etmek zorunda kalır. Hindistan’da #MeToo, Bollywood’daki cinsiyetçi uygulamaları ifşa ederken, çevrimiçi nefret söylemiyle karşılaşır. Bu, feminist direncin toksik moderniteyle mücadelede hem fırsatlar hem de zorluklar sunduğunu gösterir.

Sonuç ve Öneriler

Toksik modernite, modernitenin bireycilik, tüketimcilik ve teknoloji gibi unsurlarının ataerkilliği yeniden üreterek birey ve toplum üzerinde zararlı etkiler yaratan bir olgudur. Bu çalışma, sosyal medya, popüler kültür ve iş dünyası üzerinden toksik modernitenin cinsiyet rollerini nasıl yeniden şekillendirdiğini ve bireylerin psikolojik sağlığı ile toplumsal bağlar üzerinde nasıl olumsuz etkiler yarattığını ortaya koymuştur. Türkiye bağlamında, moderniteyle geleneksel yapıların kesişimi, toksik modernitenin kendine özgü biçimlerini üretirken; küresel çapta, farklı coğrafyalarda yerel dinamiklerle şekillenir.

Toksik moderniteye karşı toplumsal değişim için şu öneriler sunulabilir:

Medya Okuryazarlığı: Küresel çapta ve Türkiye’de, sosyal medya kullanıcılarına cinsiyetçi söylemleri ve toksik standartları sorgulama becerisi kazandıracak eğitim programları geliştirilmelidir.

Feminist Farkındalık: Feminist hareketler, sosyal medyayı toksik modernitenin etkilerini ifşa etmek için daha etkin kullanabilir. Türkiye’de, yerel kampanyalar küresel hareketlerle entegre edilebilir.

Politika ve Düzenlemeler: Çevrimiçi taciz ve cinsiyetçi içeriklere karşı uluslararası ve yerel düzenlemeler uygulanmalıdır. Türkiye’de, sosyal medya platformlarına yönelik daha sıkı denetimler getirilebilir.

Kültürel Üretim: Popüler kültürde cinsiyet eşitliğini teşvik eden temsiller desteklenmelidir. Türkiye’de, Türk dizilerinde daha kapsayıcı anlatılar teşvik edilebilir; küresel çapta, Hollywood ve Bollywood’da benzer adımlar atılabilir.

Toksik modernite kavramı, modernitenin ataerkilliği nasıl dönüştürdüğünü anlamada güçlü bir çerçeve sunar. Gelecek çalışmalar, bu kavramı çevresel (örn. tüketim kültürünün çevresel etkileri) veya ekonomik (örn. prekarya ve cinsiyet eşitsizliği) boyutlarla genişleterek, modernitenin toksik etkilerini daha kapsamlı bir şekilde analiz edebilir.


Kaynakça

Bauman, Z. (2000). Liquid Modernity. Polity Press.

Butler, J. (1990). Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. Routledge.

Chang, E. (2018). Brotopia: Breaking Up the Boys’ Club of Silicon Valley. Portfolio.

Dwyer, R. (2014). Bollywood’s India: Hindi Cinema as a Guide to Modern India. Reaktion Books.

Fardouly, J., Diedrichs, P. C., Vartanian, L. R., & Halliwell, E. (2018). Social comparisons on social media: The impact of Instagram on young women’s body image. Body Image, 26, 1–10.

Habermas, J. (1984). The Theory of Communicative Action. Beacon Press.
hooks, b. (2000). Feminism is for Everybody: Passionate Politics. South End Press.

Kupers, T. A. (2005). Toxic masculinity as a barrier to mental health treatment in personally.

Journal of Clinical Psychology, 61(6), 713–724.

Lomas, T. (2020). The quiet virtues of sadness: A selective theoretical review. Journal of Positive Psychology, 15(1), 41–45.

Mulvey, L. (1975). Visual pleasure and narrative cinema. Screen, 16(3), 6–18.

Öztürkmen, A. (2018). Turkish television dramas and their role in shaping cultural identities.

European Journal of Cultural Studies, 21(3), 345–361.

Salter, M. (2018). From geek masculinity to Gamergate: The technological rationality of online abuse. Crime, Media, Culture, 14(2), 247–264.

Weber, M. (1922/2001). The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism. Routledge.

Yang, J. (2020). Women in China’s tech industry: Gendered experiences in the 996 work culture. Gender, Work & Organization, 27(4), 567–583.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir