Çark Dergi

Düşün Dergisi

Metinde ikilik, “çete üyesi” ve “casus” gibi figürlerle geliştirilmiştir. Bu metaforlar, okuyucuların metinle etkileşime girdiği ve (Deleuzecü anlamda) anlatılarıyla anlamı yeniden yurt edindiği, bir çete üyesi mi yoksa casus mu olduğunu bulduğu bu biçimleri ifade eder. “Çete üyesi metni”, okuyucuların metnin, metnin tarihi içinde egemen sınıfın normlarını “yeniden mi inşa ettiğini” yoksa “meydan mı okuduğunu” öznel olarak belirledikleri durumu belirtir. Dahası, her iki biçim de metinlerin yalnızca ezen veya ezilen sınıflara ait olmadığını, ancak anlamlarının okuyucunun bakış açısına bağlı olarak istikrarsızlaştığını, çünkü okuyucunun öznelliğinin normlara göre konumuyla (okurun ötekileştirilmiş mi yoksa egemen sınıfın çıkarları doğrultusunda üstün mü olduğu) işaretlendiğini vurgular.

“Çete üyesi anlamı”, metnin egemen sınıfın normlarını destekleyen ideolojik bir aygıtı olarak yorumlandığı durumdur. Üstün okur, metni daha “yazarvari” bir şekilde yorumlar; yani, yalnızca metnin yüzeyinde söylenenlere odaklanır ve bu nedenle yazara bir otorite olarak güvenmek için yeterli görür. Öte yandan, marjinal okur, değerlerin ve kavramların üretildiği tarihsel ve ideolojik bağlamları, yazar tarafından inşa edilen anlamlara bağlı kalarak, yapıbozuma uğratır, ancak metni tarihsel bir bağlamda analiz eder. Çete anlamlandırmasının aksine, “casus anlamlandırması”, okuyucunun metnin baskın normlara meydan okuyarak alt düzey sesleri yükselttiğini ortaya koyduğu durumdur. Bu okuma, okuyucunun aktif katılımı, boşlukları doldurması ve altta yatan ideolojiyi çözmesi ve güç ilişkilerine meydan okumasıyla işlediği için daha “okuyucu”dur. Her iki okuyucu türü (marjinal ve üstün) için de Barthesçı anlamda bir “haz” işlevi görür, ancak farklı şekillerde. Marjinal okuyucu için “memnuniyet”tir, çünkü normları ve kimlikleriyle yüzleşir ve onları metinle “özdeşleştirir”; üstün okuyucu içinse “zevk”tir, çünkü onlara ister ahlaki ister biçimsel olsun, ihlalin coşkulu hazlarını sunar; edebiyatın gerçek sınırının sabit türlerde değil, onu sınırlamaya çalışan ideolojik düzeni bozma, yeniden yapılandırma ve aşma kapasitesinde yattığını ortaya koyar.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir